Kalem, güzel kalem

Perşembe, Aralık 15, 2005

Öyle bir gün

14.12.2005 21:05
MS Word’ünü açıp, yazmaya başladı. Şöyle bir neler yaptığını geçirdi aklından. Önce müzik çalsın açayım bir şeyler diye düşündü. Klavyesindeki nota işaretli tuşa bastı. Media Player açıldı. iPod listelerinden birine ulaşmaya karar verdi, media player’ı kapadı ve iTunes’u açtı.
Önce Cem Köksal’ı tıkladı, sonra play tuşunu.

Ramenine baktı. Hazır olmuştu muhtemelen. Soğumadan karıştırmaya karar verdi. Bir rahatlama nefesi verdi. Önce günlerdir ellemediği bulaşıklarla bulaşmış, sonra saçlarını yıkamıştı. Artık özgürdü. Gerçi ortalığı toplaması gerekiyordu ama o bekleyebilirdi. Yazıya ara verip ramenini karıştırdı. Bir parça ağzına atmak istedi ama ağzını açıp kutuya yaklaşmasıyla gözlüklerinin buğulanması ve öksürmesi bir oldu; sıcak buhar yüzüne yükselmişti. Yine de bir parça attı ağzına, acıkmıştı. Çektikçe gelen, spagetti özentisi bir erişteyi çubuklarla kestikten sonra yazmaya devam etti. Artık bugün olan bir şeyi anlatmak istiyordu. Üçüncü şahıstan birinci şahısa geçmeye karar verdi…

Uf. Dışarıda fırtına mı var ne? Feci gök gürledi. Bugün ilginç bir olay oldu.. yani en azından bana göre ilginçti. Sinema topluluğu semineri iptal olmuş. Biz de yeni verilen ödevin sitesinden çıktı aldık arkadaşla, sonra birer poğaça ve çay tükettik. Sonra da zaten evli evine, yurtlu yurduna…

Eve dönmek için otobüse bindim. Gerçi mesafe kısa ama saat altı gibiydi, trafik vardı ve uzadıkça uzadı. Kulağımda Almôra’nın Fantasy ya da Rainbow’u, bir ninni gibi, günlük yorgunluk ve birkaç günlük az uykuyla birleşince… uyuyakalmışım.
Neden sonra uyandım. Dışarı baktım, gözlerimi kırpıştıra kırpıştıra. Tanıdık gelmedi önce panik yaptım. Sonra beynim devreye girdi, tanıdık olduğunu, daha varmadığımı fark ettim. Kafamı tekrar koyuyordum ki, yanımda birileri ayakta onu fark ettim. Bir baktım, yaşlıca bir bey var. Ne yalan söylim, her zaman fırlayıp yer veren bir insan değilimdir. Ama o an öyle bir utanç hissetim. Adam kaç yaşında ayakta ben orda guz guz uyuyorum. Gereksiz bir utanç mı sizce? Sanırım.. belki.. Ama yine de öyle hissettim ve buyrun diyerek ayağa kalktım. bir şeyler sorup kolumdan tutup oturmamı işaret etti. Ben de aptal aptal bakındığımdan rahatsızlığım olduğunu sandığını ve iyi misiniz diye sorduğunu düşündüm. Sonra biri düşmüş kulaklığın diğerini çıkardım ve inecek misiniz diye sorduğunu anladım. Yo hayır, dedim, buyrun lütfen. Uyuyakalmışım sadece, önceden kalkamadım kusura bakmayın diye ekledim. Adam hala beni oturtmaya çalışıyordu. Buyrun, hayır oturun, buyrun lütfen, hayır efendim oturun siz; ama ben rahat etmeyeceğim, hayır evladım otur sen… diye gitti ve sonunda oturttu beni. Şöyle bir eğildi. Öğrenci adamı ancak öğrenci olan anlar dedi. Bir an kavrayamadım. Sonra adamın öyle başına geçerler öğrencinin uyurken, yer vermiyor bak terbiyesize derler ya, onlar bilmezler o öğrencinin yorgunluktan uyuyakaldığını gibi bir şey demesiyle ben yarıldım. İlk defa böyle bir şey gelmişti başıma. Benim de iki çocuğum var şurada burada okuyorlar falan dedi. Nerede okuduğumu sordu, sınavlar ne zaman falan diye sordu; öyle küçük bir konuşma yaşadık. Ama bu tepki gerçekten beni şaşırttı. Mutlu oldum desem yeridir. İlk defa o yaşta birinin böyle basit ve genel bir toplum kuralını, hem de benim isteyerek yer vermeme ve oturacak kişinin kendisi olmasına rağmen, empati kurarak terslediğini gördüm. Bir daha da ne zaman görürürüm bilemiyorum. Paylaşmadan edemedim…

Şimdi izninizle gidip Star Wars Episode 6’ya başlayacağım. Bir yandan da şu rameni bitireyim. Ardından uyumamış olursam şu ödeve bakarım. İyi akşamlar efendim.

Bu arada, postları evde yazıp ertesi gün attığımdan zaman uyuşmazlığı olabilir. Hatta ben artık yazım tarihimi atayım başa. Durun ekliyorum.

4 Comments:

  • Adam yorgunluğuna rağmen yer veren bir genç ile karşılaşınca şaşırmıştır. Ne yazık ki aşırı kalabalık otobüslerde yer vermiyorum. Otobüs kalabalık değilse ama oturacak yer yoksa ve ihtiyacı olan biri varsa kalkıyorum. Aşırı kalabalık otobüslerde bayanlara taciz olayları çok fazla çünkü.

    By Blogger Aslı "TILSIM" Palabıyık, at 7:28 ÖÖ  

  • evet evet. malesef. o çok can sıkıcı bir şey. ben utanıyorum adamlar tın tın.

    By Blogger maelstorm, at 10:39 ÖÖ  

  • Güzelmiş. Bir alttaki mesajınla örtüşüyor gibi. İnsanlık :).
    Benim karşıma hiç çıkmadı böylesi. Genelde yer yermeyen çocuğun dibinde söylenenler çıktı karşıma ama onlar ise ayrı komikti :). İnadına yer vermezsin zaten sana laf söylemeye başlayınca biri :).
    Benim yer verme kuralım ise o kişinin yakınımda olması, yorgunluğum, yakınlarda bir başkasının yer verip vermeyeceği ve ver vereceğim kişinin yaşları üzerinden kurduğum bir denklemin eğrisini hesaplamak ve çok yamuk ise...
    Neyse fazla zırvaladım öyle birşeydi benim kuralımda. Bu arada anonim yorumları kısıtlamışsın uyuz oldum. İlla login mi olcez kardeşim yaaa :(

    By Blogger Ragnor, at 4:46 ÖS  

  • ya işte o hedehödö harfleri yazma ve anonim olmayınca da saçmasapan spam reklamlar falan geliyor. olmaz öyle gelemem ben=)

    benim yer verme fonksiyonumda artık aslinin hatıtlattığı noktayı da ekledim, bayanların yeri önem kazandı.

    By Blogger maelstorm, at 10:32 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home