Kırık kalpler Sokağı
Bazı hayalleri olur ya insanın.. Çok güzeldirler.. Onları düşünmek, gerçek olabileceklerini kafasından geçirmek mutluluk verir insana. O hayaller ki, belki de insanın varlığının temelidir; insana umut verir, yaşamak için bir sebep verir.
Bunların bir kısmı gerçekçilikten uzaktır. Ne bileyim, bir gün kanatlanırcasına uçmayı düşlerim ben mesela. Olmayacak, biliyorum. Asla bir sabah kalkıp, camdan kendimi bırakıp süzülerek bir yere uçamayacağım. O yüzden çok da koymuyor. Ama bir gün rüyamda uçtuğumu görürsem, o zaman mutlu oluyorum. Uçmuş kadar oluyorum hatta, zira yaşamış olduğum birşeydir.
Geri kalanlarıysa gerçekçidir bu düşlerin. Yani, o an için hayalini kurarsınız ama gerçek olabilecektir. Varolma imkânı vardır. Siz de, bazen umutla, bazen çaresizlikle, bu rüyalara sarılırsınız. Gerçek olabilir ne de olsa! Tek yapmak gereken bir adım atmaktır, gerisi gelmeyecek midir, biri birşeyi isterse tüm evren adeta önünde eğilip elinden tutmayacak mıdır?
Bazen tutmayacaktır. Varolabilme ihtimali teorik olarak olsa da, pratik olarak olmayacaktır. Şahıs, bu gerçeği evrenden ve içindekilerden, bazen de şahıs ta kendisi öyle şiddetli bir anlar ki.. Bu bilgiler adeta fiziksel bir darbeymiş gibi ŞAK diye iner suratına adamın. Şamar yemişten berbat eder, adam hiç şamar yememiş olsa da bilir. Çünkü fiziksel acı da, sızlama da geçer şamardan gelen. Ama bu tokat, rüyaları kırıp geçer, parçalar. Kalbe adeta bir yol makinesi edasıyla bir delik açar, o deliği kapatacak malzemeyse bulunamamıştır, zaten yoktur da. Zaman denilebilir belki, ama zaman bile asla kapayamaz aslında o yarayı, o koca deliği. Sadece dikkatini başka yöne çeker insanın.
Bazen bundan da beter olur, dikkatini başka yöne çekemez insan. Çünkün bahsi geçen şamarı yaratan etken uzak değildir, daha korkuncu yakındır. O zaman acılar katlanır, düş kırıklığının kalbi deldiği yer öyle kalıcı bir hâl alır ki, zaman bile bu süreç boyunca iyileştirmek bir yana dursun, deliğin büyümesini engelleyemez. O kalp dağılır, mahvolur. Çaresizce çırpınır ama yapacak birşey yoktur. İşte bu, düş kırıklığının en kötü türüdür.
Ben çekiyorum, umarım başkaları çekmez.
Bunların bir kısmı gerçekçilikten uzaktır. Ne bileyim, bir gün kanatlanırcasına uçmayı düşlerim ben mesela. Olmayacak, biliyorum. Asla bir sabah kalkıp, camdan kendimi bırakıp süzülerek bir yere uçamayacağım. O yüzden çok da koymuyor. Ama bir gün rüyamda uçtuğumu görürsem, o zaman mutlu oluyorum. Uçmuş kadar oluyorum hatta, zira yaşamış olduğum birşeydir.
Geri kalanlarıysa gerçekçidir bu düşlerin. Yani, o an için hayalini kurarsınız ama gerçek olabilecektir. Varolma imkânı vardır. Siz de, bazen umutla, bazen çaresizlikle, bu rüyalara sarılırsınız. Gerçek olabilir ne de olsa! Tek yapmak gereken bir adım atmaktır, gerisi gelmeyecek midir, biri birşeyi isterse tüm evren adeta önünde eğilip elinden tutmayacak mıdır?
Bazen tutmayacaktır. Varolabilme ihtimali teorik olarak olsa da, pratik olarak olmayacaktır. Şahıs, bu gerçeği evrenden ve içindekilerden, bazen de şahıs ta kendisi öyle şiddetli bir anlar ki.. Bu bilgiler adeta fiziksel bir darbeymiş gibi ŞAK diye iner suratına adamın. Şamar yemişten berbat eder, adam hiç şamar yememiş olsa da bilir. Çünkü fiziksel acı da, sızlama da geçer şamardan gelen. Ama bu tokat, rüyaları kırıp geçer, parçalar. Kalbe adeta bir yol makinesi edasıyla bir delik açar, o deliği kapatacak malzemeyse bulunamamıştır, zaten yoktur da. Zaman denilebilir belki, ama zaman bile asla kapayamaz aslında o yarayı, o koca deliği. Sadece dikkatini başka yöne çeker insanın.
Bazen bundan da beter olur, dikkatini başka yöne çekemez insan. Çünkün bahsi geçen şamarı yaratan etken uzak değildir, daha korkuncu yakındır. O zaman acılar katlanır, düş kırıklığının kalbi deldiği yer öyle kalıcı bir hâl alır ki, zaman bile bu süreç boyunca iyileştirmek bir yana dursun, deliğin büyümesini engelleyemez. O kalp dağılır, mahvolur. Çaresizce çırpınır ama yapacak birşey yoktur. İşte bu, düş kırıklığının en kötü türüdür.
Ben çekiyorum, umarım başkaları çekmez.
5 Comments:
Hehehe. Sen uçma rüyası görmemişin. Bikere rüyamda dakikalarda boşlukta düştüğümü görmüşümdür. Epey bi korkmuştum ve uyanmıştım, ama uyanınca ağlamaklı olmuştum çünkü bide düştüğümü görürken düştüğümü hissetmiştim ve rüya olduğunu anlayıncada çok fena olmuştum.
Ha bide bunun gerçekten hoşuma gitmeyenleri var. Mesela kendimi 20 metre yükseklikten öylesine attığımı gördüğüm rüyalar! Belki 10 kere gördüm öyle rüyalar ama daha yere çarpınca ne olduğunu hissedemedim!
By StormOrjin, at 5:10 ÖS
Zamana bırakmalı hayal kırıklığı yaratan hayalleri. Kaderde varsa bir şekilde gerçekleşir zaten, kaderde yoksa tüm evren kişinin elinden tutsa ne yazar?
Seni üzen etken uzak değilse senden, daha fazla üzülmeden sen uzaklaşacaksın etkenden.
Düş kırıklığı çok yaşadım. Acıtıyor hepsi. Umarım yürek, yaşadığı onca hayalkırıklığı sonunda sadece kan pompalamakla görevli bir kas parçasına dönüşmez.
(Gerçi kas parçasına dönüşünce acılar bitiyor.)
Amaaaaan saçmaladım boşver...
By Aslı "TILSIM" Palabıyık, at 9:55 ÖS
Acıyan kalp bence kasa dönüşmez, bilakis daha bir ruh kazanır. Ruhsal acıyı çekmemiş bir kalpse, gerçekten ne olduğunu kolayca unutabilir. Acıyı da yaşamalı insan, hiç değilse acısız zamanların anlamını bilmek için.
Zamana bırakmaktan başka çare olmuyor çoğu zaman. Uzaklaşmak.. Bazen yakınlaşmak bile istiyor insan. Ne biliym.
Sonuçta insan tutunacak ve gerektiğinde tutacak birilerini buluyor. Beatles'ın bi şarkısı var With a little help from my friends diye. Onun sözlerinden bir kaç dize yazayım:
"How do I feel by the end of the day
(Are you sad because you're on your own)
No, I get by with a little help from my friends,
...
...
Oh I get by with a little help from my friends,
Mmm I get high with a little help from my friends,
Oh I'm gonna try with a little help from my friends"
Gerçi arkadaş desteğinin ironikliğe vardığı da olur (bir şekilde arkadaşlarını içeren bir sorun ya da durum olduğunda mesela =) ) Ama arkadaş seçimimi genel olarak doğru yaptığıma inanıyorum. Kendi çabamla dostluğumu ilerlettiğim ve bu ilişkiden pişman olduğum kimse yok diyebilirim. Bana destek olacağını bildiğim insanlar olması en güzel şey.
Dün mesela, bir arkadaşımın bana destek çıkması, çok ama çok önemli ve güzeldi:)
By maelstorm, at 10:31 ÖS
Hayal kurmak acı çekmenin en kolay yoluymuş. Bunu öğrendim son yıllarda. Hayal kurmak boş iş. Şu ana kadar tek bir hayalim gerçek oldu o kadar. O gün de hayatımın en mutlu günü. Büyük konuşmayayım, küçükken mutluydum. Gerisi tamamen hayal kırıklıklarından oluşmuş bir dünya. Keşke zaman makinası veya onun gibi bir şeyim olsaydı. O zaman değiştirecek çok şeyim olurdu.
By Yahuda, at 11:14 ÖÖ
çok "edebiyat parçalar" gibi olmuş ama idare edin:p
By maelstorm, at 7:55 ÖS
Yorum Gönder
<< Home