Kalem, güzel kalem

Cuma, Mayıs 19, 2006

Morpheus bana fıkralar anlattı

Kalkalı on beş dakika kadar oldu. Gördüğüm iki rüyadan, aklımdan iyice uçmadan bahsedeyim.

İlkinde, Ege Kimya Fakültesinin oralarda bir yerlerde bir arkadaşla buluşuyoruz. Hatta şöyle bir detay var. Arkadaşın adı Efe, "EFE!" diye bağırıyorum uzaktan, o da latince miydi, anlamadığım birşeyler haykırıyor ama sesi falan değişik. Neyse bir kişiyle daha buluşup tek katlı bir Migros'a giriyoruz.

İçerisiyse son derece çok katlı, biraz da İzmir'deki Orkide'yi andıran bir alışveriş merkezi tadında bir mekân. Neyse sinemaya gidiyormuşuz biz. Beklerken birden üçüncü eleman öksürmeye falan başlıyor. Biz geyik yapıyoruz Efe'yle. Ama adam durmak bilmiyor. Biz "Ne oluyor yahu hey hop?!" diyemeden, sağlık görevlileri gelip götürüyorlar elemanı. Meğer sinemaya alerji gibi birşeyi varmış.
:D Böyle saçma birşey işte. İkinciye geleyim.

Bunun bir nevi fragmanlarını önceden görmüştüm. Bir uzay mekiğinde iki kişiyiz. Pilotluğu ikinci eleman yapıyor, ben arka tarafındayım. Biraz dolmuş gibi içi ama çaktırmayın. Neyse biz zor bir durumdayız, teknik sorunlar yaşıyoruz. Böyle rüyalar gördüğümü hatırlıyorum. Bu arada ortam, Star Trek'i hatırlatıyor.

Son rüyamda ise, aynı durum var yine. Ama bu sefer Klingonlar geliyorlar. Gerçi Klingonların tipi orklara benziyordur rüyamda, alınları karışlanmış gibi değildi yani:p Ama Klingonmuş.

Şimdi.. Önce beni görüyoruz köşede birşeyler yapıyorum.. Sonra Klingonların kapıdan girdiğini görüyoruz, bizim eleman tam o sırada acil durum fırlatma sistemini çalıştırıyor (uzaydayız, o fırlatma sistemi küçük bir mekik gibi birşeymiş). Klingonlar bana yöneliyor. Bakıyorlar, bende de bir sistem var. Hemen koşuyorlar. Bu arada bakıyoruz, bir gezegen yüzeyindeyiz ve geminin ortası ve tavanı parçalanmış (Ne zaman? Nasıl?:D) Bekliyorum ben. Tam üzerime atlarlarken gerilerine atlayıp ortadan kaçıyorum. Bulunduğum mekân Edremit parkı. Yunus Emre Parkıydı adı ama değiştirdiler sanırım. Edremit Körfezine ismini veren Edremit, bir ilçe merkezi olup, küçük bir yerdir. Sineması bile yoktu yıllarca. Neyse. Ben kaçıyorum adamlar peşimde mi bakmıyorum bile. Parka ineyim diyorum her yeri kapalı. Merdivenlere koşuyorum, kocaman bir yaratık var. Bir sağa bir sola koşturuyor. İnsanlar konuşuyorlar "Hah, bir yabandomuzu eksikti." falan diye. Ama nasıl bir yabandomuzu o. Benim kadar. Benim aklıma bu arada şey geliyor: "Ben o köşedeki sistem için.. uff.. 10x10luk matrisi çözdüm o zor teknikle.." diye düşünüyorum ve içimden bir ses (muhtemelen o sırada çalmaya başlayan telefon sesiyle hafiften uyanan bilincim bu) "Salak adam astronot olmuşsun herhalde bileceksin!" diyor. Son duyduğum şey, oralarda bir amcanın "Güvenlik görevlileri! Kardeşim bekleyecek misiniz bütün gün, alıcak mısınız napıcaksınız yapın şu domuzu!" diye hayıflanması oluyor.

Telefon çaldı maalesef, uyandım.

Uzun süredir böyle alâkasız şeyleri ardarda görmemiştim:D Nasıl ya, diye düşündüm. Aklımda birden Morpheus oluştu. Sanırım Morpheus bana fıkralar anlattı.

2 Comments:

  • Sana fıkra anlatıyor ne güzel. Bana ayda bir korku filmi seansları düzenler.

    By Blogger Aslı "TILSIM" Palabıyık, at 8:19 ÖS  

  • Mael sen çok bilim kurgu izliyo olsan gerek. Amma rüyaymış bunlar. Ben biyere bi rüyamı not almıştım. Bulunca yazarım buraya.

    By Blogger StormOrjin, at 4:50 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home