Kalem, güzel kalem

Salı, Mayıs 09, 2006

Başlık biraz saçma oldu ama yazacaklarımı düşündükçe farklı şeyler geldi aklıma. Düşündükçe daha da. Bende denememsi bir hâlde bırakayım dedim, sonra bırakabilirdim ama ben sonuna kadar yazıp başlık atmayı sevmiyorum, yapmacık geliyor.
Peki neyle ilgili yazacağım? Ummh. Arkadaşlık üzerine yazmayı düşünüyordum. Sonra bu fikir ilerledi, internetten arkadaş bulunamayacağı konularına geldi. Sonra bir insanı tanımadan sevebilmek, kaynaşabilmek gibi düşüncelere.. Sonra.. Sonra işin içinden çıkamadım, şöyle bir üstünden geçelim bakalım.
Öncelikle bu konu nereden geldi aklıma, oradan başlayayım. Hem giriş için saatlerce düşünmemiş olurum. Dün, yani Beş Mayıs İkibinaltı (yanlış yazdıysam düzeltin) (05.05.2006) tarihi benim 22. yaş günümdü. Evet, bu gezegen üzerinde şu yazıları yazdığım an itibariyle.. bakalım.. 22 yıl bir gün 12 saat kadar zaman geçirmişim. Koskoca 22 yıl. Ben buradan bir girsem arkadaşlığı falan unuturum aslında ama şimdi konuyu dağıtmayayım. Deneme de olsa sınırlarını bilmek gerek, öyle değil mi?
Her neyse, yaşgünüm dolayısıyla dün bir iki arkadaşım geldi bana. Öte yandan okuldakiler de meğer bir doğumgünü hazırlamışlar. Ama iş güç hazırlık sebebiyle bu parti yalan oldu. Maalesef:( Bana bir de hediye almışlar ki, çok çok beğendim. Aldığım gelmiş geçmiş en iyi hediyelerdendi. Nedir? Söyleyeyim. Hani kitapçıların raflarında büyük bir heyecanla baktığınız, o kalıplı haliyle içindeki dolgunluğu gösteren, üç cilt bir arada, Yüzüklerin Efendisi üçlemesi!! Evet, o kocaman tek cilt! Evet ben de öyle çok mutlu oldum. Gerçi kutlayamadık topluca ama, seneye artık:/
Neyse, ben bu mutluluğun üzerine birden gaza geldim eve dönerken, bu konuyla ilgili birşeyler yazayım diye. Arkadaşlık konusu burada geldi aklıma. Daha sonra eve dönüyordum, birşeyi farkettim. Doğum günü kutlayan ilk üç kişi, internet üzerinden tanıdığım üç tatlı kız olmuştu. İlki.. kim olduğu bana kalsın, tanıyacağınızı sanmıyorm. Este bilir bir tek, o da çok sever bu arkadaşı, her ne kadar İstanbul'da ona karşı olmadık bir öküzlük yaptıysak da. İkincisi Roselyn, Crimson gibi isimlerle tanıyacağınız şahıs (anime.gen.tr veya level forumlarından tanımanız muhtemeldir. http://roselyn.deviantart.com adresinden de olabilir. Diğeriyse http://tilsimcaglayan.deviantart.com adresinden DA galerisine, http://caglayantilsim.blogspot.com adresinden bloguna ulaşacağınız (blogunu yazmasam olmazdı) sevgili arkadaşım Aslı, ki kendisi Level forumlarına da bir konu açmıştı. Daha sonra sırasıyla ailem ve okuldakiler kutladı. Estecan kutladı, forum tayfası kutladı.. Lise tayfasından tek kutlayan arkadaşım, o gün ne yaptığımı sorduğunda doğum günüm olduğunu öğrenen Serap oldu:) Yok, yok üzgün ya da kırgın değilim. Ben kendim zaten hep unuttuğumdan önemsemiyorum unutulmasını. Sadece bunlar olurken şunu bir kez daha gördüm ki, "internetten arkadaş bulunmaz" "görerek tanımadığın kişiyle arkadaşlık edilmez" sözleri bir kez daha çöpe gitti. Rose ve ismi bana kalan arkadaşla hiç görüşmedim, Aslı'yla bir kere görüştük, internette de öyle çok konuşmuşluğumuz var diyemem, haksız mıyım Aslı? Arada denk geldiğinde, o da bir araydı yani. Yine Estetica (http://ecsaltie.blogspot.com) internetten tanıştığım bir insan, İstanbul'a gelene kadar hiç görüşmemiştik. Forum tayfasının çoğuyla da hiç görüşmedim. Ha diyebilirsiniz ki, nedir yani, öğrenip bir mesaj atmışlar. Ama sonuç olarak giren herkes atmadı mesaj. Demek ki olay girip mesaj atmaktan öteye gidiyor, değer vermeğe, saygı ve önem göstermeye kadar. Kutlamayanlar sevmiyor diyip küsmeyeceğim, tekrar söylüyorum. Sadece göreceli olrak daha fazla dikkat edenler var, onu demek istiyorum.
İnsanları görmeden tanıyıp sevme konusu geldi aklıma ve ister istemez Şebnem Ferah geldi aklıma. Bazılarınız yüzünü ekşitti görüyorum. Ama bu kız (düşünmeden kız dediğimi farkettim, samimiyet buradan belli) samimi. Bulunduğu konumda olabileceği kadar. Gerektiği kadar mütevazı ve son derece sevgi dolu. Üstüne bir de o güzelim fikir ve duygularını, bunları yoğurmasını, dışa vurmasını ve bunları yapma şeklini ekliyoruz. Bence Şebnem müthiş bir insan, gerçekten. Hayranım evet. Ama sadece bu değil. Bu samimiyet ve mütevazılığı havada kalmıyor. Parçalarına duygularını nasıl kattığından, röportajlarına, bu samimiyeti hissediyorsunuz. İnsancıl ve sıcakkanlı. Bunu günlük gördüğüm, aynı bölümde okuduğum her insan için söyleyemem. Tanımış olduğum pek çok insandan daha çok seviyorum Şebnem'i. Ve sevdiğim, beğendiğim ya da hayran olduğum diğer "ünlü"lerden farklı bir sevgi bu. Bir gün tanışırsam veya karşılaşırsam, karşımda hayran olduğum yerli bir rockçıyı değil.. ya da düzelteyim hem bu rockçıyı hem de hiç görüşmemiş olduğum bir arkadaşımı bulmuş olacağım. Ama o senin arkadaşın mı bakalım diyenleri duyabiliyorum. Bunu sırf uyuzluğuna diyor olabilirsiniz:) Bunu Şebnem'i hiç bilmediğiniz için diyor olabilirsiniz. Ama bilmenize rağmen diyorsanız, o zaman çıkarcı bir insan olduğunuzu düşünmem gerekir. Ya da empatiden hiç anlamadığınızı.

Her neyse, işte böyle, şimdi benim çıkmam gerek, Argefar'da toplantımız var. Bir ara Argefar tayfası hakkında da geyik yapayım aslında, onları da rezil kepaze edeyim:p

Bu arada.. hmm.. yok yok, ayrı bir mesaj atacağım bunun için.

5 Comments:

  • Ara verip copy paste yapmıştım. Başlık atmayı unutmuşum. Böyle bırakmayı uygun gördüm. Zaten başlıkta ne vardı tam hatırlamıyorum:)

    By Blogger maelstorm, at 11:34 ÖÖ  

  • Açıkcası senin doğum gününü kutladım mı hatırlamıyorum. Sanrıım birebir konuşurken söylerim falan diyip unutmuşta olabilirim, küsmem demişsin bende kusura bakma demeyeceğim o yüzden :).

    İnternet üzerinden arkadaşlıklara gelince, kendin gibi adamları buluyorsun, bak yazacağım birşeyler ama silip duruyorum. Diyeceğim o ki konu derin ama basitçe kendin gibi adamları bulduğun içindir bu. Ama o adamlarla birde yüzyüze görüşmenin keyfi başka :)

    By Blogger Ragnor, at 11:50 ÖÖ  

  • Öyle abi. Seninle de bi ara buluşmamız gerekiyo mesela:p

    By Blogger maelstorm, at 2:58 ÖS  

  • Ne Yalın geyiği yapmıştık. Ne çok foto çekmiştik (ama ben bi tanesini bile görememiştim :P) kahvaltıda frp geyikleri çevirmiştik, ne gülmüştük... Cidden, iyi ki varsın, iyi ki doğmuşsun Mael.

    By Blogger Aslı "TILSIM" Palabıyık, at 11:34 ÖS  

  • Ya itiraf ediyorum ben o resimlerden birini editledim. Bişi yaptım ama korkarsın diye söylemiorm:p Sonra da orjinalini kaybettim. Sonra kendini de kaybettim. Ben ne aptal bi adamım:(
    Ama o gün gerçekten çok eğlenmiştik. Ki o zamanlar moral ciddi bir gereksinimdi, o gün benim için ne kadar önemliydi anlatamam :)
    İzmir'e gelince yine böyle sabahtan kahvaltılı falan bir amuda kalkalım ya da buluşalım. Ayrılırken de sana bi dondurma daha aliym sen de beni ıslatma olur mu? *korkulu bakışlar*

    By Blogger maelstorm, at 1:06 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home