Kalem, güzel kalem

Salı, Aralık 20, 2005

7. Episode

Hani programlar var ya; 91. dakika, 3. devre diye, onlara özendim ben de, şimdi bitirdim Star Wars serisini izlemeyi ve bir şeyler yazma ihtiyacı hissettim.

Bilen bilir, ben Star Wars’la pek ilgisi olan biri değilim (ki ilk bakışta tersi olması beklenir). İlk filmleri izlememiştim, episode 1 de beklediğimden farklı, çocuk işi görünüşlü bir şey çıktı, en azından beklentime göre. Episode 2 de.. hmmh. Yine bir eksiklik vardı. 3’ü izleymemiştim. Jedi Knight 2’yi bitirmiş, bir ara netten multi oynamış; 1’in demosunu oynamıştım. Buydu SW olayım. Severdim ama çok da bilmezdim, kabaca fikrim vardı sadece. SW sevenlere takılmayı da çok severdim. Heh heh. Bilmesem de, bir şeyler uydurup kafalarını karıştırmak hobilerim arasındaydı (bilenler yemezdi tabi :P). Ama içten içe de izlemek istemiyor değildim.

Geçen gün topluca DVD’leri aldım (şu an öğrenci bütçemle hepsini izlemek istediğimden kopya aldım açıkçası. Ama para kazanmaya başlayınca kesinlikle orjinallerini alacağım. (içimde kalmış heheh)). 4-5-6-1-2-3 şeklinde izledim. Dört günde bitirdim sanırım.

Episode 1 hâla çocuk işi yönlere sahip gözümde. Ama artık buna bir kusur olarak bakmıyorum. Episode 2 de genç işi bir şeymiş, bulamadığım kusur buymuş. Ama o da şu an bir kusur değil gözümde. Bana kalırsa, bu seri (bilerek ya da bilmeden) Anakin üzerine kurulu.

Episode 1’de çocuk yaşta olan Anakin’e ithafen, olaylara daha çocuksu bakılıyordu, Gungan’ların şebeklikleri, muhabbetler vs.. Episode 2’de artık yaşı büyüyordu Anakin’in ve gençlikle birlikte dünyayı ve kendini keşfetme, aşk, “delikanlılık”, idealizm.. Bunlar giriyor ortaya. Episode 3’te ise artık bazı şeyler oturmaya başlıyor. Hayat gerçek yüzünü gösterip pembe bulutları dağıtıyor. 4-5-6’da ise olan olmuş. Hayat mücadelesi devam ediyor, ancak hiç bir şey kolay değil, rahat değil; bilakis, Anakin’in hayatı karanlık üzerine kurulu artık.

En azından benim düşüncem bu. Ama şu yadsınamaz bir gerçek ki, filmin atmosferi hep Anakin’in ruh haliyle eşlenik gidiyor. O yüzden Star Wars bir adamın hayat hikayesini ele alıyor demeyi kendimce uygun görüyorum.

Episode 1’in başında dikkatimi çeken bir nokta da şu oldu… Nerede geçerse geçsin genelde bilim kurgu temalı filmler, kitaplar “fütüristik” diye de geçer zaten, yani gelecekçi; hep gelecekte geçer. Yüz yıl, bin yıl, onbin yıl… Ama hep gelecektedir. Geçmişini de çoğu zaman dünya üzerine kurar. Star Wars ise, ilk saniyede bunu kırıyor. “a long long time AGO” yani “çok çok uzun zaman ÖNCE”… Ve kendine ait tarihini kullanıyor. Bence bu da Star Wars’un en önemli özelliklerinden.

Neyse, şimdi gitmem gerekli ama Star Wars’çulara artık daha az takılacağım muhtemelen; zira bu saatten sonra SW hayranı olacağımı sanmasam da, SW-sever olacağım kesin. Arada aklıma geldikçe buraya da yazarım bir şeyler..

Güç sizinle olsun.

1 Comments:

  • İzleyemedim ve bunun üzüntüsünü yaşıyorum hala...

    Ay bir de ben buna benzer bir mesaj attım ama görünmedi niye acaba? (Aynı mesajın bir benzeri daha belirirse diye tedbir şeysi)

    By Blogger Aslı "TILSIM" Palabıyık, at 1:05 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home