Kalem, güzel kalem

Pazartesi, Nisan 23, 2007

Imagine

Yazıya tam olarak nasıl gireceğimi bilemedim.. En iyi şarkının sözlerini yazayım.

Imagine there's no Heaven
It's easy if you try
No hell below us
Above us only sky
Imagine all the people
Living for today

Imagine there's no countries
It isn't hard to do
Nothing to kill or die for
And no religion too
Imagine all the people
Living life in peace

You may say that I'm a dreamer
But I'm not the only one
I hope someday you'll join us
And the world will be as one

Imagine no possessions
I wonder if you can
No need for greed or hunger
A brotherhood of man
Imagine all the people
Sharing all the world

You may say that I'm a dreamer
But I'm not the only one
I hope someday you'll join us
And the world will live as one


...

Bu sözleri bugün (hayatımın bu döneminde) tam olarak anladığımı hissediyorum. Şu kurulu dogmalar sistemi ve at gözlüklerinden hiç bir zaman hoşlanmış değildim; ancak şimdi çok daha farklı bir boyutta olay.

Hiç bir politikacının, hiç bir ülkenin, hiç bir dinin aslında bir halt olmadığı, TEORİDE ÖYLE GÖZÜKSE BİLE, pratikte işe yaramaz hale geldiği; insanlığın ne kadar aşağılık olabildiği gözlerimin önüne o kadar geniş bir halde serildi ki, başım döndü.

Verilebilecek sayısız örnekten, bence en güzel olanını bugünlerde görüyoruz: Küresel ısınma ve dünyanın ekolojik çöküşü. Dünya elden gidiyor, adamlar hala, afedersiniz, otun bokun püsürün peşindeler.

Bir tane politikacı demiyor ki: "Arkadaşlar devletimizin toprakları, komşuları, hatta bulunduğumuz dünya kullanılmaz hale geliyor; yaşayacağımız yer, varlığımızı sürdürebileceğimiz zaman kalmayacak, gelin bu işleri hiç değilse askıya alalım da, toplanıp şu işin bir çözümünü bulalım."
Bir tane "dini" "lider" demiyor ki: "Kardeşlerim, tanrının/tanrıların/varoluşun/doğanın/vsvs bize verdiği bu kutsal cennet cehennemden beter olacak, hem birbirimize hem bu nimetlere zarar veriyoruz. Gelin şimdi aramızdaki anlaşmazlıkları bırakalım, zaten hepimiz daha iyi bir hayat ve dünya için çalışmıyor muyduk? Gelin şu işle uğraşalım."
Bir tane "milliyetçi" demiyor ki: "Hemşerilerim, atalarımızın uğruna öldüğü bu canım toprakları kendi ellerimizle yok ediyoruz, tarihimizi tutan topraklara tükürüp üstünde sigara söndürüyoruz. Gelin şimdi bırakalım kan bağlarını da, hepimizin atalarına saygı ve gelecek nesillerimize sevgimizden, hiç değilse bu sebeplerden şu işe bir el atalım."

Yo, hayır. Hiç biri bunu söylemiyor. Politikacı oy peşinde, torpil yapıcak, yok 20 üniversite daha açacak.. Dinlere baksan hepsi birbirine suç atmakla meşgul.. Milliyetçi geçinen tiplere baksan kendi kanını bilmeden birbirlerine küfredip öldürmekten başka yaptıkları birşey yok.



Bu ikilikler öyle bir noktaya gelmiş ki, iki cinsiyet bile birbirine uzak olmuş. İki cins birbirini kullanmak, guya "kendini ezdirmemek" adına karşı cinsi, hatta hemcinslerini ezmeye çalışıyor.

Artık bu ikilikleri bir yana bırakmamız lazım. Artık "o lider bu lider" laflarını, "benim dilimde abuzittin diye bi kelime yok yerine muhittin kullanıcaksınız" ayaklarını, "onlar dinsiz, ben onların ta ..." laflarını, "benim kanımdan olandan başka dostum yoktur, onların da kanı bozuk olabilir" saçmalıklarını bir kenara atmamız lazım. Küresel ısınma ve doğanın tahribi bize son işarettir. Bu işareti bir kutsama olarak alabiliriz; yaptığımızdan utanıp farklı bir yola geçebiliriz. Ya da bunu da bir lanet olarak üstümüze atarız. Bunu yapmak kolay tabi, bakın ben yapiym hemen:"Kadınların kozmetiği yaptı hepsini!", "Amerikanın silah endüstrisi olmasa!", "Aslında bizim inancımız böyle değil", "vidividividi"

Ancak bu haykırışlar biraz daha devam ederse, şu meşhur Kızılderili sözü gerçek olacak.. Son balığı avlamış, son kalan suyu kirletmiş, son ağacı kesmiş olacağız. Merak ediyorum, acaba o gün geldiğinde bile güç ve parayı, dini ve politikayı ne kadar sürdürmeye çalışacağız..

Etiketler: , , , , ,