Kalem, güzel kalem

Cuma, Ekim 27, 2006

Dikkat manyak var!

Dün kedicikle Nightmare Before Christmas'ı izledik. Geç oldu ama güç olmadı. İzlerken kola bile içtik, ara bile verdik.
Ama asıl konu bu değil, asıl konu ne kadar müthiş bir sanat eseriyle karşı karşıya olduğumuz.
Hatta asıl konu nasıl bir manyakla karşı karşıya olduğumuz.

Timim Börtınım, abicim manyak mısın sen ya? Evet sana diyorum. Nasıl bir hayal gücüdür, nasıl güzel fikirlerdir, nasıl incedir, nasıl detaylardır bunlar! Denicim, sen de arkadan sırıtma, sen de manyaksın. Ciddi manyaksın. Yoksa nası böyle müzikler çıkartabilirsin ki ortaya? Yok yok, düpedüz manyaksın sen.

Ben bu manyakların karşısında saygıyla eğilmek istiyorum. Gotik manyaklarım benim, devam edin böyle. Yaptığınız bir tane iş bile kötü değil, en azından gördüklerim. Şu an "vay be" bakışı yapıyorum ama göremiyorsunuz tabi.



Harbi manyaksınız olm.

Çarşamba, Ekim 18, 2006

Linklinklink!!!''2222updateupdate

Yeni linkler koydum.
Gerçi sanırım publishte bişiler oldu ama gelmiş olması lazım.
Gord10'un deviantı ve yeni blog sitesini koydum. bi ara çırak olarak giricem yanına oyun yapımı için:p
Bi de godflame var izleyin derim.
Bişi daha ekledim ama unuttum

Linklinklinklinklink!!!!!11111oneoneone!!111!!

Ehm. Cıvık bir başlık attıktan sonra merhaba demek istiyorum ve hemen diyorum: Merhaba. Merhabaaa!! Heheh.
Linkleri şöyle bir düzenledim de kısaca bir göz atayım dedim, siz de görün:p
Bloglardan ilki manyak bi yer. Çok deli bi yer böyle var ya ohaa falan oluyosunuz.
İkincisi everviüv. burda 2-3 çatlak var aptal aptal şeyler inceliyolar ama komik oluyo len ben okuyorum gülüyorum olmadı gülümsüyorum ya da pişmiş kelle misali sırıtıyorum.
Üçüncüsü leviyatan. Burda enteresan bi arkadaş var. Çok yaklaşmayın dövüp ıslatma özelliği var (genelde ıslatıp döverler gerçi). Bi de güzel bişiler yazıyo böyle orada güzel münazaralar olabiliyo.
Sonra este varmış. Este öyle garip bişey. Bişi demiyorum ben. Bakın işte iyidir. Şaka lan şaka ne iyi olcak, süperdir. Esteyi sevmeyen ölsün.
Bilavıd kitın da iyi tatlı kızdır severim. Harbi severim yani hatta sevgilim olur o derece severim. O yüzden fazla bakmayın:p
İzmirüstü de saçmasapan bişey yok masaüstü oyunuymuş işi gücü yok milletin. Bari batak falan oynasalar. Pehpeh.

Deviantlardan ilki var ya böyle yarışma olsa deviant birincisi olur o kadar şahane ve muhteşem ki o may gad der bi ingiliz mesela.
Kedicik yine üstteki kitın oluyor. Foto falan çekiyo fotoşopta bişiler ypıyo. Biraz cins yannız salata yapmış resmini çekmiş. Öyle garip bişey.
Çağlayan da bildiğiniz leviathandan olan. Unuttu deviantı ama eskiden kalma çizimleri var. Yeni bişi çiz alooo!
Este yine este. ipne çok pis çiziyo uyuz oluyorum. yok sana fotoşop lan.
Plejaden de fotolar çeker şahanedir tavsiye ederim. Biraz dengesizdir bu da ama idare edin. Karı koca ultima oynuyodu bunlar böyle birz ilginçler. Bi de tek bilg vardı ayrı ayrı giriyolrdı ya. Eheh. Plejadenle benim charı evlendirmiştik sonra kocası gelip aa elimden kaydı diye kafama ok attıydı ölüyodum. ühü.

şimdilik tek link var o da levıl falan girmeyin ya. oyun ne ya bırakın oyunu. yaş baş kaç oldu alo?

Çizgiromanlardan orneryboy çok pis bişe. Başlarda süper de son 10 bölüm falan bozdu. Ama güzel yani okuyun. Order of the Stick zaten efsane. Okumadan önce D&D öğrenirseniz 10 kat fazla eğlenirsiniz. Aynı şekilde concerned okumadan önce de half-life serisini okuyun.

Hadi benim dersim var kaçtım ben.

Pazartesi, Ekim 16, 2006

Sabaha karşı muhabbetleri

Uzun süredir birşeyleri son ana bırakmamıştım. Hoş bu sefer hastalıktır, klavyedir çeşitli sebeplerim var, son bir kaç gün biraz patladım. Ama öte yandan son bir kaç güne bırakmayabilirdim de.
Neyse, böyle zamanlar birileriyle muhabbet etmek ne keyiftir. Şimdi ragnorla konuşuyorduk.. Bir ara Stella vardı, Ragnarok dönemi çevirilerinde; bir ara Serpil Abla vardı, Progamer döneminde.. ve hepsinde tabi bir de estecan vardı.
Özlemişim. Hep sona bırakıcam oley.
neyse ben sunumuma döneyim.

.."Life without complication galore"..

Dresden Dolls'un Coin Operated Boy'undan çaldığım bu güzel kelimelerin başlığını üstlendiği bu yazıda, yakın zamanda söylediğim şeyleri tekrarlicam. Belki bu aralar cidden ve çok mutlu olduğumdan, belki halimden gurur duyduğumdan, belki de Penguen'in 4. yıl ekinden dolayı böyle birşeyler yazma isteği hissettim. Biriktirici bir etmen de Aslı'nın yazısında hatırladığım, aileme yazdığım şeyler olabilir.

Nedir derseniz, bu bir nevi teşekkür aslında. Bir milyon teşekkür flash animasyonunu yollamak yerine, bir sürü kişiye teşekkür edeceğim.

Herşeyden önce, olduğum halde en büyük etkisi olan ailem var. Yeri geldiğinde beni uyararak, yeri geldiğinde itekleyerek ve bazen de zorlayarak bana yol göstermeye çalıştılar. Hatta kardeşim yol göstermeye çalışmadı ama ona olan sevgim bir çok yerde beni yönlendirdi, bazen tembellik yapacakken, sırf ona daha iyi bir örnek olmak için çalıştığım oldu. Ne olursa olsun, beni hep desteklediler; biliyorum, bazen ben karşı çıksam da, bazen birbirimizi tam anlayamasak da, benim iyiliğim için yaptılar yaptıkları herşeyi ve sevgilerini hiç eksik etmediler. Bugüne kadar bunu sürdürmeseler bugün olduğum kişi olmazdım, belki daha iyi bir yerde ya da daha kötü bir yerde olurdum ama ben olamazdım ve bir gün böyle olabileceğimi görseydim, mutsuz olurdum. Olduğum kişiden mutluyum, herşey için teşekkür ederim.

Sonra sanırım gelmiş geçmiş en samimi, en iyi, en süper ve beni en iyi anlayan (sanırım karşılıklı) dostum (diğerleri alınmasınlar, benim için herkesin yeri ayrıdır, ama bu adamla yaşadıkalrımız çok ayrıdır. 14 şubatta beraberdik lan eheheühühü) İberya Aydın, nam-ı diğer, Estetica. Este lan, sen olmasam ben nolurdum lan. İyi ki varsın abi çok seviyorum seni. Valla bak, inan 14 şubat için söylemiyorum:p

Ve sen. Evet, sana diyorum gözlüklü arkadaşım bana bak! Nereden çıktın, nasıl girdin hayatıma bilmiyorum ama öyle bir yerleştin ki, kendimi yapboz sandım bir an, hem de bitmiş, o birleştirici sıvısı sürülmüş bir yapboz! Ah, tabi, yine de yapbozun parçaları ayrılabilir, düşebilir.. Ama tüm kalbimle umuyor ve istiyorum ki, bu yapboz hiç bozulmasın. Sevgilim, kediciğim, sen iyi ki varsın. Bana tanışık olduğumuz kısacık sürede verdiğin desteğin haddi hesabı yok.

Umarım kimse üzülmez kırılmaz, ailemi, Esteyi ve kıymetlimi ayrı tuttum. Bundan sonra belli bir sıra koymayacağım, beni sona yazmış başa yazmış diye düşünmeyin. Bazı kişilerin isimlerini vermeyeceğim, bunu tercih etme sebeplerimi belirtmiyorum. Bunu saygıyla karşılayacağınızı umuyorum.

Bana hep destek olan iki hatun var sonra, ikisiyle de çok görüşemiyoruz, hatta karşılıklı sevgi, saygı ve verdiğimiz değere oranlarsak hiçe yakın diyebiliriz. Ama bu ikisi kabuğumdan çıkmam için, bilerek ya da bilmeden, destek verdiler, cesaretlendirdiler. Yo, hayır, bir ilişkim ya da hiç birşeyim yok, ikisi de "kankam" olurlar. Seviyorum sizi, ayrıca özledim lan.

Sonra çok çok çok çok yakın olmasam da, oldukça.. OLDUKÇA, OLDUKÇA yakın olduğum dostlarım var.. Lise tayfası, üniversite tayfası, BtG'den Askar ve Roselyn diye başlar, Aslı'yla devam eder gibi yapar ama dururum, çünkü hepsini sayarsam da bitmez ki... Karşılıklı çok fazla şey paylaştığım insanlar, hem de çok. Yarısı narsist görünen bir cümle kuracağım ama, ne ben olmasaydım onlar bugünkü gibi olurlardı; ne de onlar olmasaydı ben bugünkü gibi olurdum gibi geliyor. Eğer bu doğruysa, umarım olumlu bir etkim olmuştur.

Bir de çok çok şey paylaşamasam da, sürekli muhabbet ettiğim, çok samimi olmasak da inceden çok sevdiğim insanlar var. Ne bileyim, Level'dan Silva mesela.. Ragnor.. Vampir.. Bu adamlara saygım büyüktür, bazısıyla neredeyse hiç muhabbetim yoktur ama cehaletimi ayaklarına serip onlardan birşeyler öğrenmeye hevesli olduğum zamanlar az değildir, bazen çok belli etmesem de..

Sevmediklerime gelince.. yok. Ukalaca gelebilir, yalan gibi gelebilir ama yok. Tasvip etmediğim insanlar olabilir, ama kendi yargılarımdır.. Zamanla kırılıp değişebilirler. Bana ters veya saygısız davranmış, kandırmaya, aldatmaya çalışmış olanlar var.. Ama benim teorim insanların kendi eksikliklerinden bunu yaptıklarıdır, dolayısıyla kızmak yerine, "keşke" ile başlayan cümlelerle üzülüyorum diyebilirim.

Eh.. Bir "kendini dibine kadar deşifre et" yazısının daha sonuna geldik. Tekrardan, yapımda (hayatımda) emeği geçen herkese teşekkürler; siz olmasaydınız bu 22 yıl nasıl geçerdi yahu?!

Çarşamba, Ekim 11, 2006

Artguitar Project

http://www.artguitar-project.com
Babamın uzun süre sonunda çıkardığı bir proje. Başta gitarla ilgilenenler (acemi/usta) olmak üzere, bir girip bakın derim:)

İzmirüstü!

http://izmirustu.blogspot.com/

Pazartesi, Ekim 02, 2006

Ah kurnaz tilkiler, ah hain çakallar sizi...

Çok basit ve kısa olacak sanırım. Ama ben sevmiyorum böylelerini. Hani "köylü kurnazlığı" derler ya.. Hoş, köylüden ziyade "köyden indim şehire" tipler kastedilir ya da "köydeyim ama varlığımı anlayamamışım" tipler. Neyse.
Alışveriş merkezlerindeki iki şeyi örnek vericem. Yani akıllı sanıyolar kendilerini.

Durum bir, matematiksel kurnazlar
Ekspres kasaları bilirsiniz, azami 5 parça geçirilir. 15 parçayla geliyorlar, sonra da şöyle diyorlar "aa biz üç kişiyiiiz!"

Ulan. Ne diyim size. "Biz yüzsüz ve saygısızız, burayı işgal ediyoruz" desen, "eh bari dürüstmüşsünüz" diye düşünürüm. Yani kimi yiyosun? Ne ben inanıyorum sizin ayrı olduğunuza, ne kasiyer. Siz zaten iyi biliyorsunuz. Niye böyle yapıyorsunuz? Sizin ayrıcalığınız nedir? İnsanlar kurnazlık yapmayı bilmiyorlar mı? Niye böylesiniz? Hayır bunu yapan bi de başı örtülü üç kız. Başını örtüyo ama üç kağıt yapıyor hatunlar. Ne anladım ben o işten? Ne anlamı var o örtünün? Yoksa orda da mı bir üçkağıt döndürüyor diye düşünmekten öteye götüremiyor beni.

Durum iki, durumsal kurnaz
Biri gelse, sırada, "evladım ben önünüze geçsem?" dese, elinde 131232312 parça yoksa, acelem de yoksa, sorun etmem (tabi arkamdakiler ne der bilemem). Buyrun derim.
Ama bir teyze var elimizde. 2 parça bişey vardı elinde, ben kasaya ilerliyodum (elimde 4 parça şey var) koşturup önüme geçti. İçimden "ah teyzem ben sana zaten yol verirdim" diye düşünüodum. "a bi dakka siz geçedurun geliyorum" dedi kasiyere, gitti bişi aldı. "hehe bak aceleden unutmuş" diye düşündüm. Sonra bir daha oldu. Bir daha. Ve teyzenin bakışlarından aslında pek de unutmadığını farkettim.

Teyze sen nesin, zeki misin, çevik misin, ahlaklı mısın? Değil misin? nesin sen? Niye böyle ucuz numaralar yapıyorsun?


İşte böyle. Nedir yani bu davranış? Böyle ucuz kurnazlıkları hiç sevmiyorum. Dürüst ol arkadaş. Dürüst ol, konuşalım anlaşalım. uyuz oluyorum size duyuyo musunuz, uyuz!